Tekrarlama Zorlantısı Nedir? Aynı Döngüler Neden Sürer?
Terapi odasındaki en sarsıcı, en "kader" gibi görünen temalardan biri, danışanların kendilerini defalarca aynı acı verici senaryonun içinde bulmalarıdır.
Bilinçli düzeyde, artık o tür insanları hayatına çekmek istemediğini söyleyen birinin, kendini yine narsistik bir partnerin çekim alanında bulması. Çocukluğunda ihmal edilmiş birinin, yetişkinliğinde duygusal olarak ulaşılamaz kişilere aşık olması. Başarıyı çok isterken, tam hedefe ulaşacakken her şeyi sabote eden o "kaza" anları.
Mantık bize "Bir kez hata yaparsın, ders alırsın ve bir daha yapmazsın" der. Peki, neden ruhsal dünyamız bu mantığa direnir? Neden ders almak yerine, aynı acı veren deneyimi tekrar tekrar sahneleriz?
Bu sorunun cevabı, psikodinamiğin en temel ve en rahatsız edici kavramlarından birinde yatar: Tekrarlama Zorlantısı (Repetition Compulsion).
Freud'un Keşfi: Acıdan Haz Almak mı?
Sigmund Freud, bu kavramı "Haz İlkesinin Ötesinde" adlı çalışmasında ortaya attığında, kendi teorisi için bile devrimsel bir adım atmıştı. O zamana kadar, insanın temel motivasyonunun "haz arayışı" ve "acıdan kaçınma" (haz ilkesi) olduğu düşünülürdü.
Ancak Freud, özellikle travma yaşamış gazilerin rüyalarında, yaşadıkları dehşet verici olayı tekrar tekrar gördüklerini fark etti. Bu rüyalar haz vermiyordu; tam tersine, yoğun bir kaygı ve acı yaratıyordu. Öyleyse, ruhsal aygıt neden acı veren bir şeyi tekrar ediyordu?
Freud, bunun "haz ilkesinin ötesinde" bir dürtü olduğunu fark etti. Bu, travmayı veya çözülmemiş bir çatışmayı, onu "pasif" olarak yaşayan kurban konumundan çıkıp, "aktif" olarak kontrol eden konumuna geçerek ustalaşma (mastery) çabasıydı.
Ancak bu çaba, bilinçdışı bir çabadır ve ne yazık ki, genellikle ustalaşmayla değil, travmanın yeniden yaşanmasıyla sonuçlanır.
Döngü Neden Sürer? Bilinçdışı ve "Tanıdık" Olanın Çekiciliği
Tekrarlama Zorlantısı'nın gücü, onun bilinçdışı doğasından gelir. Biz bilinçli aklımızla sağlıklı ve huzurlu bir ilişki ararken, bilinçdışımız çözülmemiş eski bir hesabı kapatmaya çalışır.
Bu döngünün sürmesinin birkaç temel nedeni vardır:
"Bu Kez Başaracağım" Yanılsaması: Döngünün en trajik motorudur. Çocukken sizi eleştiren, onaylamayan bir ebeveyniniz olduğunu düşünün. Yetişkinlikte, farkında olmadan, size tam da o ebeveyni hatırlatan, eleştirel ve mesafeli partnerler seçersiniz.
Bilinçdışı Fantezi: "Çocukken o ebeveyni değiştiremedim, onun onayını alamadım. Ama şimdi, ona benzeyen bu kişiyi 'değiştirmeyi' başarırsam, onun bana aşık olmasını, beni onaylamasını sağlarsam, o eski yarayı sihirli bir şekilde iyileştirmiş olacağım." Bu, imkansız bir göreve adanmaktır ve sonu hep aynı hayal kırıklığıyla biter.
Acının "Güvenli" Limanı (Aşinalık): İnsan ruhu için öngörülemez olan, tanıdık olandan daha korkutucudur. Çocukluğunuz kaos, eleştiri ve duygusal çalkantı içinde geçtiyse, "huzur" ve "güven" sizin için yabancı duygulardır. Sağlıklı, stabil ve sizi seven biriyle karşılaştığınızda, bu durum o kadar "yabancı" gelir ki, yoğun bir kaygı hissedersiniz. Bilinçdışınız "Bu gerçek olamaz, burada bir sorun var" sinyali verir. Ancak size kötü davranan, sizi eleştiren o "tanıdık" dinamiğe geri döndüğünüzde, acı çekseniz bile, bilinçdışı bir düzeyde "evde" hissedersiniz. Çünkü bu, bildiğiniz, nasıl başa çıkacağınızı (ya da çıkamayacağınızı) öğrendiğiniz tek "normal"dir.
Çözülmemiş Travma ve Eyleme Vurma: Geçmişte yaşanan travmatik bir olay veya derin bir yara, ruhsal sistemimizde "donmuş" halde kalır. Kelimelere dökülemediği, işlenemediği için, kendini hatırlamak yerine eylemde gösterir. Biz buna eyleme vurma (acting out) deriz. Geçmişte yaşadığımız acıyı hatırlayıp "Benzer bir şey yaşamıştım" demek yerine, o acıyı bugünün koşullarında, bugünün kişileriyle yeniden yaratırız. Döngü, kelimelere dökülmemiş bir hafızanın sahnelenmesidir.
Döngüyü Kırmak: Tekrardan Hatırlamaya Geçiş
Tekrarlama Zorlantısı, kader değildir. Ancak kendi başınıza "farkına vararak" kırabileceğiniz bir şey de değildir, çünkü tanımı gereği bilinçdışı bir güç tarafından yönetilir.
Psikodinamik terapinin amacı tam da budur: Bu zorlantıyı durdurmak.
Bunu nasıl yaparız? Danışan, bu bilinçdışı kalıpları, kaçınılmaz olarak terapi odasına, yani terapistiyle kurduğu ilişkiye taşır. Buna aktarım (transference) diyoruz. Danışan, terapistine, geçmişteki o önemli figüre (ebeveyn, vb.) davrandığı gibi davranmaya veya terapistinden o figür gibi davranmasını beklemeye başlar.
Terapi odası bir laboratuvara dönüşür. Bu kez, danışan o döngüyü dışarıdaki hayatta "eyleme vurmak" yerine, terapistle olan güvenli ilişkide "fark eder".
Terapist, o eleştirel ebeveyn gibi davranmayarak, danışanın beklediği o olumsuz tepkiyi vermeyerek döngüyü bozar. Bu, "düzeltici duygusal deneyim" sağlar.
Tekrarlama Zorlantısı'nın panzehiri, hatırlamaktır. Döngüyü neden başlattığımızı, o eski acının ne olduğunu ve artık o acıyı yeniden yaşamak zorunda olmadığımızı fark ettiğimizde, "kader" gibi görünen şey, seçim yapabileceğimiz bir geçmişe dönüşür.